Lar Studıo - Scrub the Surface
1. Merhaba! Öncelikle seni tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben Laris. Londra ve İstanbul arasında yaşıyorum. Central Saint Martins’te Moving Image okuduktan sonra animasyon, moda ve start-up’larda kısa süreli iş deneyimlerim oldu. 2017 yılında ise kendi yolumu çizmeye karar verdim ve İstanbul’da LAR Studio isimli markamı kurdum. LAR; desen, ilham, kendini tanıma ve paylaşım odaklı, farklı işlevlere sahip parçalar üreten, kendine özgü niş bir kitlesi olan küresel bir moda markası. Pareo, bikini, eşarp gibi her sezon değişen desenleriyle optimizmi, kendini ifade etmeyi ve özgürlüğü yansıtan; içten gelen parçalardan oluşan bir marka. Yani, tıpkı benim gibi.
2. İstanbul’u üç kelimeyle anlatacak olsan, bu kelimeler ne olurdu?
Kaotik, tarihi, yabani.
3. Hamamdaki ilk anını bizimle paylaşır mısın? Hamam kültürünün hayatındaki yeri nedir?
Yengeç burcu olmama rağmen ilk hamam anımı hatırlamakta zorlanıyorum. Bildiğim tek şey, hamamları hep çok sevdiğim. Bazen yalnız, bazen yabancı kuzenlerimi getirerek birlikte giderdik. Suyun ve mekânın verdiği his benim için her zaman bir tür terapi oldu. Su ile vakit geçirmeyi çok seven biri olarak, hamamın günlük hayatımıza tekrar daha sık dahil olması gerektiğini düşünüyorum. ☺️
4. Seni en çok etkileyen geleneksel zanaat veya zanaatkâr kim? Neden?
Nasra Şimmeshindi — Süryani kökenli, Mardinli bir sanatçı ve geleneksel basma işlemeciliğiyle uğraşıyor. Açıkçası, 200-300 yıl önce yaşasaydım bu kadar yaratıcı olabilir miydim diye sık sık sorgularken, Nasra’nın işleri bana olabileceğimi hatırlatıyor. Onun naif çizgisi ve folklorik dokunuşlarıyla yarattığı parçalar gerçekten çok etkileyici. Kendisiyle yaşarken tanışma fırsatım oldu; evindeki kırmızı telefon ve eşiyle olan fotoğrafının bulunduğu köşe hâlâ aklımda. ☺️
5. Zeyrek Çinili Hamam’ın mimarisinde veya atmosferinde seni en çok etkileyen unsur nedir?
Ortadaki çeşme. Günümüz mimarisinde de daha çok çeşmeye yer verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
6. Hamamda buharın ve sessizliğin hâkim olduğu o an için en uygun şarkı sence hangisi olurdu?
Yanımda biri varsa Googoosh’tan Gole Bee Goldoon gibi nostaljik ve neşeli bir parça; yalnızsam ve dinlenmeye geldiysem E Ruscha V’den Roots and Branches gibi daha ambient bir müzik eşlik edebilir.
7. Hamam deneyimi yavaşlamayı simgeliyor. Bu kadar hızlı akan bir dünyada sen nasıl ara veriyorsun?
Astrolojik olarak elementim çoğunlukla su olduğu için suyun hayatımdaki yeri çok büyük. Hamamı bu yüzden seviyorum. Evdeysem küveti doldurup aromaterapi yaparım. Sabahları yavaş başlarım. Kendimi iyi hissetmediğimde İstanbul’daysam ormana, Londra’daysam bir parka giderim.
8. Yaratım sürecin bir hamam ritüeli olsaydı (örneğin kese, masaj vs.), hangisi olurdu ve neden?
Muhtemelen aromaterapik bir masaj olurdu. Kokuların hafızada yarattığı duyusal deneyimden çok besleniyorum. İlhamım genellikle belleğimdeki bir hatıradan yola çıkarak şekilleniyor.
9. Yanında hep taşıdığın bir nesne veya kişisel bir ritüelin var mı?
St. Lucia madalyonu ve bir haç taşıyorum. Son birkaç yıldır inançla daha derin bir bağ kurdum; insanın içsel olarak bir şeyin kendisini koruduğuna inanması çok kişisel ve güçlü bir duygu.
10. Hamam kültürünün bir unsurunu giyilebilir bir sanat eserine dönüştürecek olsan, bu ne olurdu?
Hamamdan çıkarken sarıldığımız havluların yeni bir versiyonunu yapardım. Büyük ihtimalle desenli, tek seferde giyilen, kaftanı andıran bir lounge peştemal elbise tasarlardım.
11. Zeyrek Çinili Hamam’la gerçekleştirdiğin bu işbirliğinde, tasarım sürecine ilham veren unsurlar neler oldu?
Çiçekler ve çini üzerindeki dekoratif detaylar en büyük ilham kaynaklarım oldu. Hamama girince insan adeta bir çiçek gibi yeniden doğuyor, tıpkı her mevsim çiçeklerin açması gibi. Özellikle müze içinde gördüğüm çini motifleri, bu projedeki yaratım sürecimin kalbini oluşturdu