1. Kısaca kendinden bahseder misin?

Ben Efnan Sarıahmetoğlu. Fatih’te yaşıyorum ve tarihi mimari yapılar üzerine çalışan bir sanatçıyım. Beş yıldır Minipaperworks adı altında yürüttüğüm çalışmalarla İstanbul’un mimari mirasını küçük ölçekli kâğıt işlerine dönüştürüyorum. En büyük ilham kaynağım yaşadığım şehir. Bu şehirden beslenmek ve her gün yeni bir şey öğrenmek, üretim sürecimin temel taşları.

2. İstanbul’u üç kelimeyle anlatacak olsan, ne derdin?

Katmanlı, manevi, ilham verici.

3. Hamamdaki ilk anını bizimle paylaşır mısın? Hamam kültürü hayatında ne ifade ediyor?

İlk hamam deneyimim Zeyrek Çinili Hamam’da oldu. Hayatımda direkt bir rutin hâline gelmese de, o anı yoğun bir zaman akışından çıkıp yavaşlayan bir ana geçmek gibi tarif edebilirim.

4. Seni en çok etkileyen geleneksel zanaat veya zanaatkârlar hangileri? Neden?

Bakır dövme ve torna diyebilirim. Bu zanaatlarla uğraşan ustaların geleneksel bilgilerini işlerine birebir yansıttıklarını hissediyorum. O doğrudanlık ve ustalık, benim için güçlü bir ilham kaynağı.

5. Zeyrek Çinili Hamamın mimarisinde ya da atmosferinde seni en çok etkileyen unsur nedir?

Duvarlardaki izler. Geçmişin izlerini taşıyan, iyi korunmuş detaylar beni her zaman etkiler. Zeyrek Çinili Hamam’da da en çok bu izler aklımda kaldı.

6. Hamamda, buharın ve sessizliğin hâkim olduğu o anda sana göre en uygun eşlikçi müzik nedir?

Erkan Oğur’un Gnossienne No.1 yorumlaması. O parçayı dinlerken kendimi İstanbul’un eski dönemlerinde, zamanın daha yavaş aktığı bir dönemde hissediyorum.

7. Hamam deneyimi yavaşlamayı simgeler. Bu kadar hızlı akan bir dünyada sen nasıl ara veriyorsun?

Kendimle kaldığım her an benim için bir ara. Nerede olursam olayım, o anlar zihnimi durduruyor, yavaşladığımı hissediyorum.

8. Yaratım sürecin geleneksel bir hamam ritüeli olsaydı, hangisi olurdu?

Kese. Katman fikrine çok uygun olduğunu düşünüyorum. Benim üretim sürecim de tıpkı kese gibi, yüzeyin altındakini ortaya çıkarma arayışıyla ilerliyor.

9. Hamama bir sanatçı veya tasarımcı davet etme şansın olsaydı, kimi çağırırdın?

Henri Matisse’i. Renk ve biçimle kurduğu özgür ilişki, hamamın dingin ama derin atmosferine çok yakışırdı. Desenleri ve Doğu’yla kurduğu estetik bağ, bu mekânın ruhunu farklı bir boyuta taşıyabilirdi. Benim için ilhamın en saf hâllerinden biri.

10. Yanında her zaman taşıdığın bir nesne ya da kişisel bir ritüelin var mı?

Evet, her zaman yanımda en sevdiğim kalemim olur. Her yerde pratik bir şekilde eskiz yapabilmemi sağlar.

11. Hamam kültürünün bir öğesini giyilebilir bir sanat eserine dönüştürecek olsan, bu ne olurdu?

Katmanları temsil eden, hayali mimari desenlerle işlenmiş bir çift eldiven. Tıpkı kese gibi, yüzeye değil derine odaklanırdı. Her katmanda başka bir dönem, başka bir yapı hissi taşıyan bir obje olurdu.

12. Zeyrek Çinili Hamam’la gerçekleştirdiğin bu işbirliğinde, tasarım sürecine ilham veren unsurlar nelerdi?

Fatih bölgesi her zaman benim için ilham verici olmuştur. Ancak bu proje sayesinde ilk kez birebir mimari unsurları yorumladığım bir seri ürettim. Zeyrek Çinili Hamam gibi bir yapıyla çalışmak, güçlü ve anlamlı bir koleksiyonun önünü açtı.